Ağız ve Diş Sağlığı
16 Şubat 2022

Ağız Bakımı
 
Besin ulaşım zincirinin ilk halkası olan ağız sağlığımıza ne yazık ki gereken özeni göstermiyoruz.

Dişlerimizi korumanın en etkili yolu düzenli olarak fırçalamaktır. Diş fırçalamanın ilk adımı doğru fırça seçimidir. En uygun fırça naylon ve orta sertlikteki fırçalardır. Ağız içinde kolay hareket ettirilmesi ve arka dişlere rahat ulaşabilme açısından fırçanın kafasının fazla büyük olmaması tercih edilir. Uygun fırça seçildikten sonra dişler en az günde iki kere düzenli olarak fırçalanır. Diş macunu ağız a verdiği hoşa giden koku ve his nedeniyle diş fırçalanmasını kolaylaştırır.
*Diş parlatma tozları diş hekimi önerisi olmadıkça kullanılmamalıdır.Aşırı kullanımlar diş sağlığı açısından zararlıdır

Fırçalamaya başlamadan önce fırçamız kuru olsun,ıslatmayalım.Çok az,leblebi tanesi kadar diş macunu fırçaya sürelim.. Diş fırçalanmasında fırçanın duruşu dışındaki temel hareket aynıdır: Fırça diş eti çizgisine eğimli olarak yerleştirilir. Bu durum bozulmadan küçük dairesel hareketlerle dişler fırçalanır. Daha sonra fırça, bir fırça boyu kadar kaydırılarak fırçalama sürdürülür.
 
Diş fırçası 45 derecelik açı yapacak biçimde tutulur ve diş eti hizasından başlanarak ağız boşluğuna doğru fırçalamaya başlanır. Dış yüzeylerden başlayan fırçalama sert darbeler halinde değil, yumuşak ve daireler çizecek biçimde, ön dişlerden arka dişlere doğru yapılmalıdır.

Daha sonra dişlerin iç yüzeyleri aynı şekilde fırçalanır. Bu işlemde fırça eğik tutularak, diş etinden ağız boşluğuna doğru hareket ettirilir.

Daha sonra dişlerin çiğneme yüzeyleri fırça düz olarak ileri geri hareket ettirilerek fırçalanır.

Fırçalama işleminin en az iki-üç dakika sürmesi gerekir. Sağlıklı diş etleri fırçalama sırasında kanamaz. Diş fırçaları üç ayda bir değiştirilmelidir.

Her ne kadar düzenli olarak diş fırçalasak da diş fırçası diş aralarına etki etmeyebilir.Bu nedenle diş aralarının temizliği için mutlaka diş ipi kullanmalıyız

En son olarak ta diş fırçası ile dilimizi arkadan öne doğru fırçalayarak dilimiz üzerindeki birikintileri temizlemeliyiz.En son kullanacağımız bir ağız gargarası ile de ağzımızda biriken gıda artıklarını ortamdan uzaklaştırıp,ferah bir nefese kavuşabiliriz.Özellikle ağız kokusundan şikayetçi olan hastalarıma bu ağız bakımı ilkelerine uymayı,aksatmamayı tavsiye ederim. Ağız ve diş sağlığının devamlılığını sağlamak için yaşam boyu etkili ve yeterli bakım gereklidir.

*Ancak kadınlarda ağız diş bakımı , yaşamlarının belirli bölümünü alan puberte, bebek emzirme, hamilelik, mensturasyon ve menapoz , dönemlerinde ayrıcalık göstermektedir.

Diş Çürümesi
 
  Diş çürüğünün ilk belirtisi, çiğneyici yüzeydeki çukurculardan ve dişlerin birbirine bakan yüzeylerinden başlar. Belirtiler ortadan kaldırılmadığı takdirde çürük diş sinirine yavaş yavaş ilerleyerek ulaşır. Diş çürüğü, çoğu kez bu yüzeylerde gıda birikimi ve ağız ortamında bulunan mikroplar sonucu oluşur

  Diş çürüğüne sebep olan faktörler karbonhidratlar, şekerler ağızdaki mikroplar, bunların enzimleri ve diş yüzeyinin anatomik yapısıdır. Çürük oluşumunu engellemek için ilk yapılması gereken şey, düzenli diş fırçalama ve diş ipi ile diş aralarının temizlenmesidir.

  Küçük çocuklarda büyük azı dişlerinin çiğneyici yüzeyinde oluşabilecek çürükleri oluşmadan önlemek amacıyla Fissür Örtücü (Fıssur Sealant) denilen özel koruyucularla örtülerek korumaya almak mümkündür.
 
   Çürük eğer erken dönemde tespit edilirse,küçük bir dolgu ile ortadan kaldırılabilir. Ancak çürük ilerlemiş ve dişin sinirine ulaşmışsa, bu durumda kanal tedavisi yapılması zorunluluğu ortaya çıkar.Bazı durumlarda ihmal edilen çürük, diş kökünün etrafında iltihaplanmalara yol açabilir,bu da tedavinin uzamasına neden olur, hatta dişin kaybı bile söz konusu olabilir. Altı aylık rutin kontrollerin çürüğün başlangıç aşamasında yakalanması açısından çok önemli olduğu unutulmamalı ve bu kontroller alışkanlık haline getirilmelidir.
 Altı aylık rutin kontrollerin çürüğün başlangıç aşamasında yakalanması açısından çok önemli olduğu unutulmamalı ve bu kontroller alışkanlık haline getirilmelidir.
  Diş ağrı yapmaya başlamadan gerekli kontrolleri yaptırıp,bir an önce dolgu yaptırmak önemli.Diş çürüğü önemsenmeyip ne kadar çok beklenirse,dişin dolgu ile kurtulma şansı da o kadar az olur.Hastaların yaptığı en büyük yanlış,dişleri ağrıdıktan sonra diş hekimine gitmeleri ki bu da çok yanlıştır.

Diş Eti Hastalıkları
 
Periodontal hastalıklar dişeti ve dişleri destekleyen diğer dokuları etkileyen iltihabi hastalıklardır. Dişeti hastalıklarının önlenmesi veya tedavisi; doğal dişlerin korunması, daha rahat çiğnemenin ve daha iyi bir sindirimin sağlanması gibi diğer faydaları da beraberinde getirir.

     

Periodontal hastalık nedir?
 

Periodontal hastalıklar dişeti ve dişleri destekleyen diğer dokuları etkileyen iltihabi hastalıklardır. Erişkinlerde diş kayıplarının %70'inden periodontal hastalıklar sorumludur. Bu hastalıklar erken dönemde teşhis edildiklerinde kolay ve başarılı bir şekilde tedavi edilebilirler. Dişeti hastalıklarının önlenmesi veya tedavisi; doğal dişlerin korunması, daha rahat çiğnemenin ve daha iyi bir sindirimin sağlanması gibi diğer faydaları da beraberinde getirir. Periodontal hastalıklar dişeti iltihabı (gingivitis) ile başlar. Yani gingivitis periodontal hastalığın erken dönemidir. Bu dönemde dişetleri kanamalı, kırmızı ve hacim olarak büyümüştür. Erken dönemde çok fazla rahatsızlık vermeyebilir. Tedavi edilmezse hastalık periodontitise ilerleyerek dişeti ve dişleri destekleyen alveol kemiğinde geriye dönüşsüz hasar oluşturabilir.

Periodontitis periodontal hastalıkların daha ilerlemiş bir safhasıdır. Dişleri destekleyen diğer dokularla birlikte alveol kemiğinde de hasar oluşur. Diş-dişeti arasında "periodontal cep" oluşur. Periodontal cep varlığı infeksiyonun yerleşimini ve hastalığın ilerlemesini kolaylaştırır. Hastalık ilerledikçe dişler sallanmaya başlar, hatta çekime gidebilir.

Diş eti hastalığının belirtileri nelerdir?
Dişeti hastalığının pek çok bulgusu vardır; Diş fırçalama sırasında kanayan dişetleri Kırmızı, şiş ve hassas dişetleri Dişlerden kolaylıkla ayrılabilen, uzaklaşan dişetleri Dişler ve dişetleri arasında iltihabi akıntı Sallanan veya giderek birbirinden uzaklaşan dişler (dişler arasında aralıkların oluşması veya mevcut aralıkların artması) Isırma sırasında alt ve üst dişler arasındaki ilişkilerin değişmesi Bölümlü protez uyumundaki değişiklik, bozulma. Sürekli kötü ağız kokusu.

Bununla beraber, periodontal hastalık hiç bir bulgu vermeden de ileri safhalara ulaşabilir. Bu nedenle düzenli aralıklarla dişhekimine gitmek son derece önemlidir. Dişeti hastalığının nedeni nedir?

Dişeti hastalığının en önemli nedeni "bakteriyel diş plağı" adı verilen, dişler üzerinde biriken yapışkan ve renksiz film tabakasıdır. Günlük fırçalama ve diş ipliği kullanımı ile diş plağının uzaklaştırılması sağlıklı bir ağız için temel gereksinimdir. Eğer plak etkin bir şekilde dişlerden uzaklaştırılmazsa diştaşı veya tartar olarak bilinen düzensiz yüzeyli ve geçirgen bir yapıya dönüşür. Plaktaki bakteriler tarafından salınan zararlı ürünler dişetinde irritasyona neden olur. Bu ürünler nedeni ile dişetini dişe sıkıca bağlayan lifler yıkıma uğrar, dişeti dişten uzaklaşır ve periodontal cep oluşur. Böylece bakteri ve ürünlerinin daha derin dokulara ilerlemesi kolaylaşır. Hastalık ilerledikçe cep derinleşir, bakteriler daha derine; kemiğe kadar ilerler ve dişi destekleyen alveol kemiğinde de yıkım başlar. Hastalık tedavi edilmeden bırakılırsa sonunda dişler sallanır ve çekimleri bile gerekebilir.

Diş eti hastalığı nasıl önlenir?
Periodontal hastalığın önlenmesinde en önemli görev kişinin kendisine düşmektedir. Dişleri sağlıklı bir durumda sürdürmek için, günlük ağız bakımı işlemleri ile (diş fırçalama ve diş ipliği kullanma) bakteriyel diş plağının uzaklaştırılması gerekmektedir. Dişhekimine düzenli aralıklarla gidilmesi de aynı derecede önemlidir. Günlük ağız bakımı işlemleri diştaşı oluşumunu en az düzeye indirebilir, ancak tamamen önleyemeyebilir. Diş fırçası, diş ipliği veya diğer temizlik araçları ile ulaşılamayan bölgelerin bir diş hekimi tarafından değerlendirilmesi mevcut diş plağı ve/veya diştaşının uzaklaştırılması açısından gereklidir.

Diş eti hastalıklarının tedavisi nedir?
Dişeti hastalığının erken döneminde tedavi, dişler üzerindeki eklentilerin (plak ve diştaşı) uzaklaştırılması ve düzgün bir kök yüzeyinin sağlanmasını kapsar. Bu işlem dişetinde iltihaba neden olan bakteri ve irritanların uzaklaştırılmasını sağlar. Genellikle bu tedavi, dişetinin tekrar dişe adaptasyonu veya dişetinin büzülerek cebin elimine olması için yeterlidir. Dişeti hastalığının erken döneminde vakaların çoğunluğunda, diştaşı temizliği, plağın uzaklaştırılması ve düzgün bir kök yüzeyinin sağlanmasını takiben günlük etkin ağız bakımı başarılı bir tedavi için yeterlidir. Daha ilerlemiş vakalar cerrahi tedaviyi gerektirebilir. Bu tedavinin amacı dişleri çevreleyen derin periodontal ceplerdeki diştaşlarını temizlemek, cebin büzülerek eliminasyonunu ve düzgün bir kök yüzeyini sağlamak ve daha kolay temizlenebilir bir dişeti formu oluşturmaktır. Periodontal tedavi sonrası hastaların düzenli olarak dişhekimi tarafından muayene edilmesi, plak kontrolü ve yeni diştaşı birikimlerinin ortamdan uzaklaştırılması gereklidir. Fakat unutmamak gerekir ki; periodontal tedavi ile elde edilenlerin sürdürülmesi için hiçbir işlem kişinin günlük ağız bakımı işlemlerini etkin bir şekilde uygulamasından daha yararlı olamaz.

Dolgu

Dolgu, dişteki tüm çürük temizlendikten sonra ortaya çıkan boşluğun, o dişin normal formuna uygun ve ağızda uzun süre problem yaratmadan durabileceği bir madde ile restorasyonudur.

Amalgam dolgular- Işınlı kompozit dolgular-Cam iyonomer dolgular. Amalgam dolgular 100 yılı aşkın bir süredir içeriği geliştirilerek kullanılan, gri renkli dolgulardır. En çok kullanılan dolgu materyalleridir.Çok sağlam ve ekonomiktir.

Diğer sık kullanılan dolgu materyali olan ışınlı dolgu da ise, diş rengine uygun olarak seçilen ve özel bir ışığa duyarlı olan materyal boşluğa doldurulup ışık tutularak sertleştirilmektedir.

Amalgam dolguya olan üstünlüğü ilk bakışta hemen kabul edilmekle birlikte, uygulanacak olan dişin konumu ve durumuna göre doğru uygulandığında başarılı sonuçlar alınmaktadır.

Yapılacak olan dolgu için doğru materyalin seçimi hastanın isteği de gözönüne alınarak hekim tarafından belirlenmelidir.

 


Amalgam Dolgu


Kompozit Dolgu


Kompozit dolgu nasıl yapılır(beyaz dolgu):

• İlk olarak, gerekli ise dolgunuzun yapılacağı diş lokal anestezi ile uyuşturulur.
• Çürük, el aleti, döner alet ya da laser ile temizlenir.
• Çürük uzaklaştırıldıktan sonra, boşluk dolgu için hazırlanır. Dolgunun yerinde kalabilmesi için farklı dolguların farklı tiplerde şekillendirilmeleri gerekmektedir.
• Diş asit jeli ile pürüzlendirilerek dolgunun iyi adaptasyonu için hazırlanır.
• Bonding ajanı dişe uygulanır.
• Dolgu materyali yerleştirildikten sonra birkaç kez mavi, parlak bir ışık ile polimerize edilerek sertleştirilir.
• Dolgu yapıldıktan sonra disk ve lastiklerle cilalanır.

Dolgudan Sonra:

Dolgu yapıldıktan sonra hassasiyet ortaya çıkabilir. Diş basınç, hava, tatlı yiyecekler ya da ısıya karşı hassas olabilir. Kompozit dolgular da diğer tip dolgular gibi hassasiyete neden olabilir. Çoğunlukla bu hassasiyet bir ya da iki hafta içinde azalarak sona erer. Hassasiyet yapan şeylerden bu süre içerisinde uzak kalmaya çalışın. Eğer iki hafta içinde azalmayan ve aşırı hassasiyetiniz varsa diş hekiminiz ile temasa geçmelisiniz.

Diş hekiminiz hassasiyetinizin olduğunu bilirse, başka bir dolgu gerekli olduğunda dolgu materyalinde sizin için değişiklikler yaparak hassasiyetinizin azalmasını sağlayacaktır. Ancak dişinizin özel bir materyale ne tepki vereceği de bilinememektedir. Hassasiyetinizi tam olarak açıklamanız diş hekiminizin daha sonra ne yapması gerektiğine önemli ölçüde yardımcı olacaktır. Dolguyu söküp yerine yenisini yerleştirmek mümkündü. Aynı zamanda diş hekimi dolgunun altına diş hassasiyetini giderici ajan da koyabilir. Ancak dolgu derinse sorunu çözebilmek içinkanal tedavisiyapılması gerekebilir.

Bazı kişiler ısırdıklarında rahatsızlık hissedebilirler. Farklı nedenleri olan iki tip ağrı vardır.
- İlk tip ağrı, dolgunun dişlerin kapanmasına izin vermemesi ile ısırdığınızda ortaya çıkar ve zamanla kötüleşir. Anestezi etkisi geçtiğinde bunu hissedebilirsiniz. Bu tarz bir ağrınız varsa dolgunuz yeniden şekillendirilmelidir.
- İkinci tip ağrı, dişler birbirine temas ettiğinde ortaya çıkar. Bu çok keskin bir ağrıdır ve galvanik şok adını alır. Dolgusu yeni yapılmış olan dişlerdeki iki metal ve diş arasındaki temastan dolayı oluşur. Ağız içindeki elektrik akımından kaynaklanır. Eğer yeni bir amalgam (gümüş renkli dolgu) dolgunuzun karşısındaki dişinizde altın kaplamalı bir dişiniz varsa galvanik şok oluşur.

Dolgu yerleştirildikten sonra diş hekimi tarafından cilalanır. Buna rağmen kalan keskin köşelerin diliniz ya da yumuşak dokularınızı yaralamaması için diş hekiminiz ile temasa geçmelisiniz.

Geçici Dolgular:

Birden fazla randevuya ihtiyacınız varsa, diş hekiminiz dişinizin iyileşmesini gözlemlemek için kısa bir süre beklemek istiyor ise, derin bir çürüğünüz var ve pulpa (dişinizin damar ve sinirlerinin bulunduğu tabakası) açığa çıktığı için acil dental tedaviye ihtiyacınız varsa geçici dolguya gereksiniminiz olabilir.

Geçici dolgu ile birlikte dişinizin hassasiyetinin azaldığını görürsünüz. Çünkü geçici dolgu ile pulpa bakterilerden korunur ve hassasiyet azaltılır.

Geçici dolguların içeriklerinde genellikle öjenol adı verilen, karanfil yağından elde edilen ve hafif anestezik özelliği olan bir madde yer alır.

Geçici dolgular bir ya da iki ay içinde düşer, çatlar ya da kırılır. Ağzınızda geçici bir dolgunuz mevcut ise bunu daimi olanı ile değiştirmelisiniz. Değiştirmediğiniz takdirde farklı komplikasyonlar oluşarak dişiniz infekte olabilir.

Düşen Dolgular:

Bazı nedenlerden ötürü dolguların düşmesi mümkündür.

İlk olarak, geniş bir dolgu üzerinde sert bir şekilde çiğneme yaptığınız takdirde dolguyu tutan diş ya da dolgunun kendisi kırılabilir. Dolgu yapılırken diş ile dolgu materyali arasına tükürük girmemesi çok önemlidir. Çünkü tükürük dolgu materyali ile dişin birbirine tutunmasını sağlayan bonding adlı materyalin bozulmasına neden olur. Bonding dişe tutunamadığından dolgu düşer.

Çatlamış Dolgular:

Kısa ya da uzun bir süre sonra amalgam dolgularda da kompozit dolgularda da çatlaklar oluşabilir. Dolgu yapıldığı diş yüzeyinden daha yüksekte ise çatlayabilir. Çatlaklar ısırma ya da çiğneme kuvvetleri ile oluşabilir.

Dolguların köşelerinde oluşabilen küçük çatlakların da tamiri mümkündür.

Sızdıran Dolgular:

Dolgunun yan duvarları dişe tam olarak uyumlu değilse sızdırabilir. Böylece tükürük dolgu ve diş arasına sızarak çürük, renklenme ya da hassasiyet oluşturur.

Uzun süredir ağızda olan dolgular da sızdırabilir ve bunların da yenilenmeleri gerekir.

Diş Sıkma ve Gıcırdatma:

Diş sıkma ve gıcırdatma dolguların ömrünü kısaltır. Çünkü dolgular karşılayabilecekleri kuvvetten çok daha fazlasına maruz kalırlar ve dişlerde de hassasiyet oluşur. Diş sıkma ve gıcırdatma ile küçük çatlaklar ya da kırıklar oluşabilir.

Dolgularınızı Nasıl Korursunuz?

Hassasiyetiniz varsa ya da dolgunuzda çatlak ya da kırılmış bir kısım görüyor iseniz diş hekiminizi ziyaret etmelisiniz. Diş hekiminiz dolgularınızı muayene eder ve röntgeninizde dolgularınızda çatlak, sızıntı ya da çürük olup olmadığını kontrol eder.

Diş hekiminizi düzenli aralıklar ile ziyaret etmeli, dişlerinizi fluorlu diş macunu ile fırçalamalı ve günde en az bir kez diş ipi kullanmalısınız. Eğer çok sayıda ya da geniş büyük dolgularınız mevcutsa diş hekiminiz bu dişlerinize fluor cilası uygulayarak çürüğe karşı korunmalarında yardımcı olabilir.

Dolguların Yenilenmesi:

Dolguları tamamen çıkarıp yerine yenisini yapmak yerine, çoğunlukla tamir etmek de mümkün olmaktadır. Dolgu yenilenmek zorundaysa dişin durumu yeniden değerlendirilerek en uygun materyal seçilir. Bu durumda sizin görüntü tercihiniz de göz önünde bulundurulur.

 Kanal Tedavisi

 
 
Tedavi edilmemiş bir dişin çürüğü ilerleyip dişin merkezinde bulunan,doku,kan damarı ve sinirden ulaşan kısma ulaştığı anda yapılacak tedavi şekli kanal tedavisidir.